Sindirella Sendromu: Nedir ve Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Külkedisi masalını hepimiz biliriz. Ya çocukluğumuzda defalarca dinlemiş olduğumuzdan hala hatırlıyoruzdur ya da kendi çocuklarımıza ve etrafımızdaki çocuklara pek çok kez bu masalı okuduğumuzdan bu hikayeye oldukça aşinayızdır. Üvey annesi ve kız kardeşleri ile yaşayan Sindirella, bir gece ona yardım etmek ve ailesinin zulmünden kurtarmak için yanına gelen bir perinin yardımıyla baloya gider ve orda bir prensle tanışır. Perinin verdiği talimatlar üzerine gece yarısı olmadan evde olmak zorunda olan Sindirella, telaş içerinde eve yetişmeye çalışırken ayakkabısını düşürür. Tanıştığı prens de bu ayakkabıyı bulur ve sahibini aramaya başlar. Şehirdeki her genç kıza ayakkabıyı giydirir fakat ayakkabı kimseye olmaz. Sonunda da Sindirella’yı bulur ve evlenme teklifi eder ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. Ya da yaşayabilirler mi acaba? Külkedisi gerçekten bu adamla mutlu mu? Kendini özgür hissediyor mu yoksa aynı ailesinin yanında olduğu gibi kısıtlamalarla dolu bir hayat yaşamaya devam mı etti? Daha da derine inersek… Sindirella’nın gerçekten bir prense ihtiyacı var mıydı? Gelin ismini bu hikayeden ve Sindirella karakterinden almış olan Sindirella Sendromu üzerinde konuşalım…

Sindirella Sendromu Nedir?
Bağlanma stilleri, güvenli, kaçınan ve kaygılı bağlanma olmak üzere üç stile ayrılmaktadır. Bireylerin bağlanma stillerinde farklılık göstermesi, çocukların bakım veren kişilere ne kadar ihtiyacı olduğu, ihtiyaç anında bakım verenin ne kadar ulaşabilir olduğu ya da kişinin ihtiyacı olan çocuğa ne kadar karşılık verdiğine yönelik algılarından beslenmektedir. Bakım veren kişi (bu kişi genellikle anne olmaktadır) ve çocuk arasındaki sevgi içerikli duygular, özellikle korku ve kaygı gibi duygularla karşılaştığı anlarında bakım veren ile çocuğun birbirlerine sağladıkları güven ve destek, bağlanmayı oluşturur.
Bağımsızlıktan korkan kadınları ifade eden “Sinderella Sendromu”, ilk olarak Dowling tarafından kavramsallaştırılmıştır. Temelde, kadınları bir erkek tarafından kurtarmaya ihtiyaç duyan “sıkıntı içindeki savunmasız kadınlar” olduklarına inandıran bir kompleks (sendrom) olarak tanımlanmaktadır. Kadınlar mutlu yaşayabilmek için bir “erkeğin” gelip hayatlarının kontrolünü ele geçirmesini beklerler. Kadınları düşünsel yeteneklerini tam olarak kullanmaktan alıkoyan ve onları dışarıdan bir şeyin veya birinin hayatlarını değiştirmesini beklemeye zorlayan Sinderella Sendromu, büyük ölçüde bastırılmış tutum ve korkular barındırmaktadır.
Sinderella Sendromu adını, onu kötü üvey annesinden ve üvey kız kardeşlerinden kurtarmak için yakışıklı prensini bekleyen Külkedisi masal prensesinden alır. Bir masal kahramanı olan Sinderella ve diğer adıyla Külkedisi, bir kadının zorlukların üstesinden gelmek için sabırlı ve ahlaklı olduğu; sabrının ödülü olarak bir erkeğin geleceği günü beklemesi mesajını içeren bir profili yansıtmaktadır.
Bağımsızlıktan korkan kadınları ifade eden “Sinderella Sendromu”, kadınların yaşadıkları olumsuzluklara rağmen bir gün bir erkek tarafından kurtarılmayı bekleyen ve psikolojik bağımlı özellikte olduğunu gösteren bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sindirella Sendromu Belirtileri Nelerdir?
- Kişinin partnerinden ayrılacağını veya partnerinin öleceğini böyle olacağına dair hiçbir veri olmamasına rağmen sürekli düşünmesi ve bu durumu kendi hayatının ve değerinin sonu olarak algılaması.
- Yapılan hiçbir şeyin yeterli olduğunu düşünmemek ve bu durumun yarattığı kronik bir boşluk hissi.
- Kariyerine ve geleceğine odaklanamama.
- Kendi kararlarını almakta çok zorlanmak ve hep kendisinden “daha güçlü ve yetenekli” olduğunu düşündüğü figürlerin yardımına ihtiyaç duymak.
- Toplantılar, önemli tarihler, yapılması önemli olan işleri ve genel olarak kendi sorumluluğunda olan işleri sıklıkla unutmak.
- Önemli kararlar alırken veya atılması gereken adımlar öncesinde hep bir dram yaratmak.
- Bir hedefe ulaşmadan önce son anda fikrini değiştirme, tedirginlik ve kararsızlık yaşamak.
- Kendi hayatı, geleceği veya sevdiği hobileri yerine hep partnerin hayatı, problemleri, hedefleri ve hobilerine öncelik verip bunlarla meşgul olmak.
Sindirella Sendromu ve Aile Dinamikleri
Birçoğumuz çok farkında olmasak da bağımsız olmak yerine bağımlı olmamızı sağlayan ailelerle büyüdük. Aileler bunu çoğu zaman geleneksel değerleri neden göstererek yaparlar. Eğer çocukken zorluklarla ve korkuyla yüzleşmeniz ve bunlarla nasıl baş edeceğiniz öğretilmediyse ve daha çok nasıl bir eş veya iyi bir ebeveyn olmanız üzerinde durulduysa o zaman sorumlulukları üzerine alabilen, kendi karar verme mekanizmaları olan bir birey olmaktan uzak olmanız çok da ilginç değildir.
Bu sendromun içeriği, romantik ilişkilerle sınırlı olmadığı gibi kadınlarla da sınırlı değildir. Esasen olay bundan çok daha büyük bir kitleyi kapsar. Çoğu zaman, günümüz ebeveynleri çocuklarını günümüz dünyasının sert gerçeklerinden korumaya çalışırken yanlışlıkla “her şey toz pembe” mesajını iletebiliyorlar. Çoğu ebeveyn çocuklarını sürekli olumsuzluklardan korumaya çalışır. Belki de kendi çocuklarına onların sahip olamadığı ve çocukken sahip olmak istedikleri çocukluğu yaşatmaya çalışıyorlar.
Bu hareketlerin hiç biri elbette ki tümüyle yanlış değildir. Bu durumdaki olumsuzluk, ebeveynlerin çocuklarında hayata dair gerçekçi olmayan varsayımlar yaratmaları ve birer yetişkin olduklarında “sonsuza dek mutlu” yaşamadıkları için hayatın son derece adaletsiz olduğunu hissedip ve düşünüp, mutsuz olmalarına neden olmaktır. Bu beklentilerin sürdürülebilir olmadığını hepimiz bilmeli, çocuklarımıza öğretmeli ve kendimize ve etrafımızdakilere, özellikle de çocuklarımıza, zaman zaman hatırlatmalıyız.

Peki Yetişme Çağındaki Çocukları Hayata Daha Hazırlıklı Kılmak İçin Ne Yapmalıyız?
- Çocuklara kaybetme veya başarısız olma şansı verdiğinizden emin olun ve bunun hakkında ara ara onlarla konuşun.
- Bir yetişkin olarak onlara kendi mücadelelerinizi veya her zaman başarılı olmadığınızı, kötü durumlardan nasıl çıktığınızı anlatın.
- Zorluklarla karşılaştığınızda sakin bir tavır sergileyin; Çocuklara bu zorlukların normal olduğunu ve üstesinden gelme yollarını gösterin.
- Çocuklarınızın karşılaştığı zorluklar için, becerikli problem çözücüler olmayı öğretin.
- Yavaş yavaş hem olumlu hem de pek de olumlu olmayan gerçeklikleri deneyimlemelerini sağlayın.
- Çoğu zaman hayatı eğlenceli yaşayabileceklerini ancak bazen adil olmayan durumlarla karşılaşabileceklerini onlara zamanı geldiğinde anlatın ve bu tip durumlarla başa çıkabilmeleri için onlara örnekler ve ipuçları verin.

Sindirella Sendromunu Sonlandırmak Mümkün Mü? Mümkünse Nasıl Sonlandırabilirim?
Sindirella sendromu, çocukluktan itibaren var olan kökleşmiş bilinçdışı inançlardan kaynaklanır. Bu nedenle değişmesi ve sonlandırılması zaman, kararlılık ve sıkı çalışma gerektir. Hangi değerlerle büyüdüğünüzün ve hangi değerlerin size ait olduğunun farkına varmak önemlidir. Buna, Kendinizi tanımak ve farkındalık kazanmak da diyebiliriz. Hangi temel inançlara sahip olduğunuz ve nelere ihtiyacınız olduğu konusunda dürüst olmak ve bu ihtiyaçları karşılamanın sağlıklı yollarını bulmak oldukça önemlidir. Öz saygınızı zedeleyen geçmiş durumları belirlemek ve iyileştirmek gerçekte kim olduğunuzu ve esasen ne istediğinizi bilmek size yeni bir kapı açacaktır. Güç oyunları yerine dürüst yollarla, sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenmek bu sendromu yenmek için önemli ve gerekli adımlar olacaktır.
YORUM YAPIN