Sosyal Medya Kullanımı ve Yeme Bozuklukları Üzerindeki Etkileri
Sosyal Medya Kullanımı: İstatistikler
Amerika Birleşik Devletleri’nde genç ve yetişkin nüfusun % 90’ı Facebook, %50’den fazlası Instagram ve %33’ü de Twitter kullanmaktadır. Youtube gibi sosyal medya platformlarında içerik üretip paylaşmak her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Örneğin, 13 ila 17 yaş arası gençlerin yaklaşık % 26’sı Youtube’da video oluşturup yüklemektedir. Ayrıca her gün kullanıcılar tarafından 4 milyardan fazla sayfa görüntülenmektedir. Günümüzde, nüfusun önemli bir bölümü sağlıkla ilgili bilgi kaynağı olarak dahi sosyal medyaya yönelmektedir. Bu platformlarda sağlıkla ilgili birçok içerik üretilmektedir. Bununla birlikte artan sayıda sağlık tüketicisi sosyal medya kanallarında sağlıkla ilgili bilgi aramaktadır. Fakat bu platformlardan elde edilen bilgilerin yanıltıcı olduğu durumlar mevcuttur ve bu durum da güven problemi oluşturmaktadır.

Yeme Bozukluğu Nedir?
Yeme bozuklukları, insanların yeme davranışlarında ve buna bağlı düşünce ve duygularında önemli problemlere neden olan psikiyatrik rahatsızlıklardır. Yeme bozukluğu olan kişiler genellikle yiyeceklerle ve vücut ağırlıkları ile meşgul olmaktadır. Yeme bozuklukları, anoreksiya nervoza, bulimia nervoza, tıkanırcasına yeme bozukluğu, pika, ruminasyon, önleyici / kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu ve diğer tanımlanmış veya tanımlanmamış yeme bozukluğu olarak ayrılmaktadır. Özellikle anoreksiya, bulumia ve tıkınırcasına yeme bozukluğu daha yaygındır. Bununla birlikte kadınlarda ve adölesanlarda daha sık görülmektedir.

Yeme Bozuklukları Neden Ortaya Çıkar?
Yeme bozukluğunun ortaya çıkmasında çevresel, genetik faktörler gibi otuzdan fazla tanımlanmış risk faktörü rol oynamaktadır. Çevresel faktörler arasında ailenin durumu ve kişilerarası ilişkiler, sosyal medyaya maruz kalma bulunurken, diğer faktörler arasında diyet ve vücut algısı ile ilgili kültürel vurgular bulunmaktadır. Ayrıca mükemmeliyetçilik ve olumsuz öz değerlendirme gibi önceden belirlenmiş kişilik özellikleri ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik bozukluklar riski arttırmaktadır.
Anoreksiya Nervoza (AN)
William W. Gull tarafından yeme isteğinin olmaması olarak tanımlanan Anoreksiya Nevroza (AN) genellikle genç ve ergenlik döneminde olan kadın bireylerde daha sık görülmektedir. Anoreksiya Nevroza; aile etkileşimleri, genetik, psikososyal ve kültürel etkenler gibi birçok nedenden etkilenmektedir. Anoreksiya nevroza tanılı bireyler genellikle yaşa ve boya göre olması gereken beden ağırlığını reddetmektedirler. Kilo almaktan korkarlar ve bu da onları sürekli bir kalori hesaplamaya, çok düşük kalorili beslenmeye, aşırı spor ve egzersiz yapmaya ve devamlı kilo kontrolü yapma durumuna iter. Kilo kontrol etmek amacıyla uzun süreli aç kalma hali, yemek yemeyi reddetme, iştahlarını bastırmak için büyük gayret gösterirler. Ve bunun sonucunda da yediklerini telafi amaçlı kedini kusturma, aşırı egzersiz gibi birtakım olumsuz yeme davranışlarına başvururlar. Genellikle kalabalık ortamlarda yemek yemekten çekinirler ve yalnız yemeyi tercih ederler. Porsiyonları küçük ve minik parçalara ayırarak yemeyi hatta daha sonra yemek için ayırma, saklama gibi davranışlar sergileyebilmektedirler.

Bulimia Nervoza (BN)
Blumia nevroza da anoreksiya nervozada görüldüğü gibi kadınlarda daha sık karşımıza çıkmaktadır. Ancak anorektik bireyler gibi kilo kaybı çok gözlemlenmez genellikle normal veya fazla kilodadırlar. Bu bireylerde sık sık tekrarlayan aşırı besin tüketimi yani tıkınırcasına yeme atakları davranış bozukluğu görülmektedir. Atak sonrasında ise yediklerinden dolayı pişmanlık duyarlar. Blumia nevroza, aşırı zayıf olma isteği ve sürekli kilo kontrolü sağlamaya çalışan bireylerde psikolojik ve ardından bunu takip eden fizyolojik ve beden hasarlarına yol açmaktadır.
“Tıkınırcasına Yeme” Bozukluğu
Binge-eating olarak da adlandırılan tıkınırcasına yeme bozukluğu, obezite ve blumia nevroza ile oldukça benzer özellikler göstermektedir ancak aynı zaman diliminde çoğu kişinin yiyebileceğinden çok daha fazla besin tüketimi olarak tanımlanmaktadır. Bireylerin yemek yerken miktarını ayarlayamaması, yemeyi durduramaması belirtilerindendir. Devamında ise uygunsuz yeme davranışı olan kusma ve kendini kusturmanın görülmediği bir yeme bozukluğudur.

Yeme Bozukluğu ve Sosyal Medya
Başarılı olmanın, dikkat çekmenin veya mutlu olmanın aşırı zayıf olmayla bağdaştırıldığından dolayı toplumda sürekli bilinçsiz diyet yapma, kilo alma korkusu, bedenini olduğundan daha fazla kilolu ve şekilsiz bulma gibi zayıflamaya iten baskının hissedilmesinden kaynaklanan yeme davranış bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Daha çok görsel paylaşımlı platformlarda paylaşılan gönderilerin hiçbir şekilde bilimsel olmayan tavsiyeler, bir başkasının uygulamış olduğu diyet ve çeşitli besin gruplarını kesme, detoks gibi yapılan yanlış uygulamalar bireylerin yediklerini taklit etmeleri, dengesiz ve yetersiz beslenmeyi dolaylı olarak yeme bozuklularını ortaya çıkarma riskini arttırmaktadır.
Yeme bozuklukları, morbidite ve mortalite ile ilişkilendirilmektedir. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından ergen ve yetişkin ruh sağlığı için öncelikli bir alan olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, internet ve sosyal medya platformlarına erişim kolaylığının artması, yeme bozukluğu olan bireylere duygularını, deneyimlerini ve hastalıkları ilgili bilgileri paylaşmaları için ortam oluşturmaktadır. Yeme bozuklukları sayısının 2010-2013 yılları arasında neredeyse iki katına çıktığı ve bu durumun gelişmesinde medya endüstrisinin etkili olduğu bilim insanlarının araştırmalarında gözler önüne serilmiştir. Medya, yeme bozukluğunun sebeplerinden veya tetikleyicilerinden biri olarak düşünülmektedir.

Psikoloji alanındaki araştırmalar kişilerin özgüvenlerinin medya aracılığı ile manipülasyona duyarlı olduğunu göstermektedir. Kadınların medya tarafından erkeklere kıyasla daha kolay manipüle edildiği farz edilse de,araştırmalar, erkeklerin de özgüvenlerinin sosyal medya ile manupile edilebildiğinin altı çizmiştir. Son yıllarda, sosyal medya kullanıcılarını düzensiz yeme davranışlarına teşvik eden içerikler artmaktadır. Bu içeriklere “pro yeme bozukluğu” veya “yeme bozukluğu yanlısı içerikler” denmektedir. Pro yeme bozukluğu içerikli web siteler, yeme bozukluğunun sürdürülmesine neden olabilmektedir. Örneğin; Anoreksiya Nervosa yanlısı web siteleri, sosyal medya hesapları, düzensiz yemek yemeyi teşvik ederek, anoreksinin bir moda ya da güzellik algısı olarak görülmesini sağlamaktadır. Ayrıca bu siteler ve/veya sosyal medya hesapları, nasıl anoreksik olacağına dair ipuçlarını da paylaşmaktadır. Pro-anareksiya gönderiler, iyileşme isteğinden uzak ve düzensiz yemek yemenin olumsuz bir davranış olarak düşünülmediği, yeme davranışı bozukluğuna katılma arzusunu belirten sosyal medya içerikleridir. Pro anoreksiler açlık üzerinde kendi kendini kontrol etmeye vurgu yapmaktadırlar. Açlık belirtilerini yenmeyi başarı göstergesi olarak değerlendirirler.
Sosyal medya platformlarında altı çizilen ve desteklenen güzellik standartları ve yeme düzenleri özellikle gençlerde ve daha da spesifik olmak üzere, genç kadınlarda öz güven kaybına ve negatif öz diyaloğa neden olmaktadır. Oynanmış fotoğraflar, doğru ve sağlıklı bilgiler içermeyen içerikler, uzun ve hatta zaman zaman kısa vadede dahi, ciddi mental sağlık sorunlarına (yeme bozukluklularının dışında da depresyon, anksiyete vb. bozukluklara) yol açabilmektedir. Eğer sosyal medya ile, çoğu kişi gibi, sağlıklı bir ilişkiniz yoksa, gördüğünüz içeriklerin sizi gündelik yaşamınızda etkilediğini düşünüyorsanız bir mental sağlık profesyoneli ile (psikolog ve/veya psikiyatr) görüşmeniz bu yolda atabileceğiniz, size en yarar sağlayacak adım olacaktır.
YORUM YAPIN