Migren ve Psikoloji

Migren Nedir?

Migren, genellikte başın bir tarafında meydana gelen birkaç saat ile gün boyu sürebilen ciddi baş ağrılarıdır. Bu ağrılar beraberinde mide bulantısı, istifra, fotofobi (ışığa duyarlılık), fonofobi (sese duyarlılık) gibi rahatsızlıkları da getirir. Bu sebeple migren rahatsızlığı çekenler çoğunlukla sessiz ve karanlık bir odada dinlenmeyi tercih ederler.

Migren, beyin kan damarlarındaki kimyasallarda yaşanan değişim nedeniyle meydana gelen başın bir tarafında tekrarlayan zonklama ataklarının eşlik ettiği baş ağrısı türüdür. Bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet gibi belirtilerle ortaya çıkan migrenin tetikleyicileri genellikle bazı ilaçların kullanımı, kırmızı şarap başta olmak üzere alkol tüketimi, fazla kafein alımı, stres, parlak ışık, ses ve uyku sorunlarıdır.

Migren atakları yılda 1-2 defa ya da ay içerisinde defalarca görülebilir. Migren ağrılarının çoğunun çok şiddetli seyrettiğini söylenebilir. Migren ağrısı olanlar baş ağrına eşlik eden faktörler nedeniyle günlük işlerini tamamlamakta zorlanırlar. Yine de tam bir migren tanısı konulması için uzun bir süreç ve uzman doktor kontrolü çok önemlidir.

Migren Atakları ve Aşamaları

Migren atakları, prodrom, aura, atak ve postdrom olmak üzere dört aşamada gelişebilir;

1-Aura Dönemi

  • Bu dönemde migren belirtileri sıklıkla kademeli başlar, bir kaç dakika içerisinde artar ve 1 saate kadar sürebilir. Parlak noktalar veya ışık hüzmeleri görmek, görüşte azalma, konuşma güçlüğü, kol ve bacaklar gibi uzuvlarda iğne batması ve vücutta uyuşma auro dönemi migren belirtileridir.

2-Ağrı Dönemi

  • Ağrı döneminde sıklığı değişmekle birlikte, en az ayda bir kere yaşanabilen ağrı döneminde ağrı 3 güne kadar sürebilir. Ağrı döneminde görülen migren belirtileri, başın bir tarafında zonklayan ağrı, ışık, ses, koku ve temasa karşı hassasiyet, mide bulantısı ve kusmadır.

3-Postdrom Dönemi

  • Bu dönemde migren atakları sonrasında bitkinlik hissi söz konusudur.

Migren ve Çeşitleri

Migren, iki çeşide ayrılır;

  • Klasik migren (öncesinde birtakım hislerin belirdiği tür)
  • Yaygın migren (öncesinde birtakım hislerin belirmediği tür)

Öncesinde beliren hisler: Görsel (hareket eden ışıklar), duyusal, dokunsal, tat ve koku.

Migren, kişinin baş etme becerisini zorlayan yaşam kalitesini düşürerek, psikiyatrik bozukluklara neden olmaktadır.

Migren ve Kişilik Özellikleri

Yapılan çalışmalar ve klinik gözlemler, migren yaşayan insanların kişilik özelliği olarak kuralcı, mükemmeliyetçi, inatçı, alıngan yönlerinin olduğunu göstermektedir. Bu durum, migren sorunu olan her kişide bu kişilik özelliklerinin olduğunu göstermez, ancak anlaşılan odur ki bu kişik özelliklerine sahip insanlar daha stresli olduklarından migren sorunu geliştirme ihtimalleri artmaktadır. Endişeli, kaygılı ve hipokondriyak kişilerde de migren daha çok görülmektedir.

ANKSİYETE TESTİNİ BAŞLAT

Migren ile İlgili İstatistikler

Ülkemizde, Türk Baş Ağrısı Epidemiyolojisi Çalışma Grubu tarafından, 2.007 kişi alınarak, çok merkezli bir çalışma yapılmıştır. 15-55 yaş arasında migren yaygınlığı %16.4 bulunmuştur. Bu oran, kadınlarda %21.8, erkeklerde %10.9’dur. Toplumumuzda kadınlarda migrene daha sık rastlanmaktadır. Bu tip baş ağrısının görüldüğü yaş grubu, 30-39 olarak bulunmuştur.

Migren tipi olmayan baş ağrıları, ABD’ de toplumun %90’ ında görülmektedir. Migren ise, %20 oranında kadınlarda görülmektedir.

Stres tipi baş ağrıları ile ilgili Türkiye’ de yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Ancak çeşitli psikolojik sorunlarla tedavi arayışına giren insanların bazıları, yaşadıkları psikolojik sıkıntıların yanı sıra baş ağrısı şikayetini de dile getirmektedirler.

Migrenin Nedenleri Nelerdir?

Migrenin nedenlerinin en başında genetik faktörler gelir. Ailede migren öyküsü varsa migren hastası olma olasılığı % 40’tır. Hem annesi hem babası migren hastası olan bir kişi ise %75 oranında migren şikayetleri yaşayabilmektedir. Migren ağrısının nedenlerinden biri de de hormonal değişimlerdir. Bu nedenle migren, en sık kadınlarda görülür. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 3 kat fazla olan migren atakları özellikle adet dönemlerinde hormonal değişimden dolayı şiddetini artırabilir. Adet döneminde şiddetli baş ağrısının çoğalması da migrene bağlanabilmektedir. Bulantı kusma, ışığa ve sese hassasiyet olabilir. Genellikle tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı tarzdadır.

Migrenin Belirtileri Nelerdir?

Migren belirtileri, baş ağrısı, ışık, ses, koku, hareket ve ısıya karşı hassasiyetin artması, yorgunluk, bulantı ve kusma, bulanık, ışık hüzmeleri ve geometrik şekilleri görme gibi görüş değişikliği, iştah konusunda anormal olumlu ve olumsuz artış, ruh hali değişiklikleri ve susamadır.

Migren belirtileri şunları içerir:

  • Zonklayan baş ağrısı – Enseden başlayarak yayılan şiddetli ve zonklayan baş ağrısı. Migren, başın bir tarafında daha kötü bir şekilde hissedilen ve genelde zonklayan veya vurucu bir ağrı ile kendini gösterir. Bu durum migrenin en tipik belirtisidir. 
  • Mide bulantısı ve kusma – Genellikle 6 saatten 2 güne kadar sürebilen migren atağında mide bulantısı ve kusma çok sık rastlanan bir belirtidir.
  • Işık ve gürültü gibi seslere karşı duyarlılık – Migrenin belirli türlerinde ışığa ve gürültüye karşı hassasiyet yaşanması söz konusudur. Bu da migrenin yaygın belirtileri arasında görülür.
  • Baş dönmesi, bayılma ve bilinç düzeyinde değişiklik – Baş ağrısıyla birlikte ortaya çıkan migren ayrıca baş dönmesi, bayılma ve bilinç düzeyinde değişikliğe yol açabilir. 
  • Kulaklarda çınlama – Migren aynı zamanda duyusal organları da olumsuz etkiler. Bu bağlamda migren hastalarında kulak çınlaması belirtisi yaşanır.
  • Geveleyerek konuşma – Migren hastalarında konuşma bozuklukları da gözlemlenebilir. Bunun en net göstergesi kişinin geveleyerek konuşmasıdır. 
  • Görüşte bulanıklık ve görme güçlüğü
  • Depresyon gibi ruh hali değişimleri
  • Yorgunluk ve enerji düşüklüğü
  • El ve ayaklarda uyuşma
  • Yeme isteği
  • Konuşmada güçlük

Migren atağı sırasında ışığa ve sese karşı artmış duyarlılık yüksek olacağı için bunlara maruz kalmak ağrının şiddetini artırabilir. Migreni olan kişilerde kokuya karşı duyarlılıkta artar, bu nedenle parfüm gibi kokular bulantıya ve kusmaya neden olabilir.

Şiddetli baş ağrısından hemen önce görülen migren dönemine “aura” denir. Migren aurası ağrının başlamasından önce veya ağrının ilk gelişme döneminde olur. Kısa sürelidir; 10 ile 30 dakika arasında genellikle 20 dakika sürer.

  • Görsel aura: Hastalar titrek parıldayan ışıklar tarif ederler.
  • Duyusal aura: Migrenin duyusal aurası el ve dilde veya ağız ve çenede uyuşma, karıncalanma şeklindedir.

Migreni Neler Tetikler?

Kişiye göre farklılık gösterse de genellikle peynir ve çikolata gibi bazı yiyecekler, öğün atlamak, öğünü geciktirmek, yeterli su içmemek gibi durumlar migreni tetikler. Uyku düzeni de migren için önemli bir faktördür. Az ya da fazla uyumak, yoğun egzersiz yapmak ve uzun süreli yolculuklar da migren tetiklenmesine neden olarak ağrılara yol açar. Migreni tetikleyen diğer faktörler şöyle sıralanabilir:

  • Gürültü ve hava kirliliği gibi çevresel etkenler
  • Çok parlak ve yanıp sönen ışıklar
  • Keskin kokular
  • İklim değişiklikleri
  • Kadınlardaki hormonal değişimler

Çikolata, kakao, bakla, kuru fasulye, mercimek ve soya ürünleri, çeşitli deniz ürünler, sakatatlar, alkollü içecekler,  hazır et ve tavuk suyu tabletleri, konserveler, çağ kahve ve asitli içecekleri,  incir, kuru üzüm, papaya, avokado, muz ve kırmızı erik,  fıstık ezmesi gibi migreni tetikleyebilecek yiyecek ve içecekler konusunda dikkatli olunmalıdır.

Migreni tutan kişilerde belirtiler kişiden kişiye göre farklı şekilde ortaya çıkabilse de genel anlamda günlük aktiviteleri etkileyecek düzeyde yoğun zonklayan baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma, ışık ve sese karşı hassasiyet gibi belirtiler yaygın olarak ortaya çıkar.

Hangi Besinler Migren Atağına Neden Olur?

Migrene neden olan besinleri peynirler ve tiramin içeren besinler şeklinde özetlenebilir. Tiramin, besin bekletildikçe, proteinlerin yıkılması neticesinde ortaya çıkar. Yıllandırılan yüksek protein içerikli besinlerde tiramin miktarı da artar. Özellikle peynirler ve şaraplar, alkollü içecekler ve işlenmiş etlerin bol tiremin içermesi nedeniyle migrene neden olduğunu söyleyebiliriz.  Hangi peynirler migreni daha çok etkiler sorusunun cevabı olarak ise yüksek tiramin içermeleri nedeniyle; rokfor ve benzeri küflü peynirler (stilton, gorgonzola), çedar, beyaz peynir, mozzarella, permesan, İsviçre peyniri sıralanabilir.

  • Alkol: Kırmızı şarap, bira, viski ve şampanya migren dostudur. Migren ağrısını çabucak tetikleyebilir.
  • Gıda koruyucuları: Gıda koruyucuları içlerinde bulunan nitratların damarları genişletmesi nedeniyle migreni tetiklerler.
  • Soğuk gıdalar: Özellikle vücut ısısının yükseldiği egzersiz, yürüyüş esnasında ya da sıcak havalarda tüketilen soğuk havalar bazı kişilerde migren ağrısına neden olabilir. Özellikle alın ve şakaklarda hissedilen ağrı genellikle birkaç dakika sürer. Ayrıca çok soğukta kalmak da migreni tetikleyebilir.

Bunların dışında migrene iyi gelmeyen gıdalar şöyle sıralanabilir:

  • Kuruyemişler ve kabuklu yemişler
  • Tütsülenmiş (smoked) veya kurutulmuş balık
  • Fırınlanmış mayalı yiyecekler (kek, ev yapımı ekmek, sandviç ekmeği)
  • Muz, narenciye ürünleri (portakal, mandalina, turunç vb), kivi, ananas, frambuaz, kırmızı erik
  • Bazı kuru meyveler (hurma, incir, üzüm)
  • Et bulyon ile yapılmış çorbalar (Gerçek et suyu için geçerli değildir)
  • Aspartam ve diğer tatlandırıcılar

Migren ve Tanı Süreci

Migren tedavisinde ilk süreç, migren hastasının şikayetleri doktor tarafından değerlendirildikten sonra klinik olarak tanı konulmasıdır. Migren şikayeti yaşayan kişilerin geçmiş hikayesi incelenmeli, baş ve boyun bölge muayenesinin ardından nedene yönelik olarak kişiye özel bir tedavi planı çıkartılmaktadır. Muayene sırasında kas yapılarını incelemek gerekir. Boyun ve sırt bölgesindeki bir tetik nokta örneğin adale kasılması, kulunç girmesi de enseden başlayan, tek taraflı göz ve yüz ağrısına neden olabilir.

Hastanın su tüketimi, nasıl beslendiği, uyku düzeni, stres derecesi, çevresel şartları, mide bağırsak sistemi sağlığı ile ilgili durumu belirlenmelidir. Çünkü fizyolojik bozukluklar da ağrının fazla algılanmasını sağladığı gibi ağrıyı tetikleyebilir. Günümüzde pek çok insan boyun ve sırt ağrısı yaşamaktadır ve bunlara ek olarak gelişen baş ağrıları da migren tanısıyla oldukça sık karıştırılmaktadır. Migren hastalığında beyin cerrahisi, nöroloji, psikiyatri, fizik tedavi bölümleri ile multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki; hastaların aslında yüzde 53’ü psikojenik faktörlere ya da hastalık sonrası gelişen psikoloji bozukluğuna bağlı olarak ağrılar çekmektedir. Bu sebepten her hastaya aynı metodu kullanmak doğru bir yaklaşım değildir.

Migren çeşitleri doğru tedavi için çok önemlidir. Migrenin doğru değerlendirebilmesi için mutlaka uzman bir doktora danışılmalıdır. En sık görülen migren tipi “aurasız migren” dir.  Migren ağrısına sahip olanların çoğunda aurasız migrene rastlanır. Migrenin diğer bir çeşidi olan auralı migrene sahip olanlarda da kimi zaman  aurasız ataklar görülebilir.

Beyne ait bazı hastalıklardan şüphelenildiği zaman bunları dışlamak üzere incelemeler yapılır. Tekrarlayıcı baş ağrısı olan hastalara beyin görüntülemesi (beyin tomografisi) yapılarak migreni taklit edebilecek hastalıklar araştırılmalıdır.

Migren ve Tedavi Süreci

Son dönemde özellikle migren tedavisi için yapılan araştırmalarda yeni bulgulara rastlanmıştır. Klasik tedavide, basit ağrı kesiciler kullanılmaktadır. Bu basit ağrı kesicilerin, baş ağrılarının basit ve orta düzeyli olanlarında işe yaradıkları görülmüştür. Daha şiddetli ağrılar için günümüzde beyindeki serotonin hormonunun alımını tetikleyen ilaçların etkili olduğu görülmüştür. Son yıllarda migen tedavisinde en etkili olduğu düşünülen ilaç grubu antidepresanlardır. Antidepresanlar hem atakların önlenmesinde hem de tedavisinde etkili olmaktadır. Stresten etkilenmeyi önleyen tedavi yaklaşımlarının etkili olduğu görülmektedir.

Hastalar doğru tanı ve uygun tedavi planlaması ile migren ataklarından kurtulabilirler. Migren tedavisinde migren tanısı konduktan sonra ağrılar seyrek ise; ağrı ataklarını geçirmeye yönelik kriz tedavisi planlanır. Haftada 1-2 kez veya daha fazla atak olduğunda koruyucu tedavi yapılmalıdır. Migren tedavisinde bazen sadece migreni tetikleyen faktörlerin (açlık, uykusuzluk, hormon kullanımı gibi) ortadan kaldırılmasıyla ağrı atakları kaybolabilir veya sıklığı, şiddeti azaltılabilir. Aynı şekilde uzman kontrolünde kullanılan ilaçlar da migren tedavisinde çok önemlidir. Günde sadece bir kez doktor kontrolünde alınan ilaçlarla yıllar boyu ağrısız bir yaşam sağlanabilmektedir.


Etkili bir baş ağrısı tedavisi için ilaçlar ve günlük yaşam rutininin değiştirilmesi çok önemlidir. Eğer günlük yaşamınızı migrene göre planlamazsanız sadece migren ilaçlarını kullanmanız fayda sağlamayacaktır. Günlük yaşamınızda bu konulara mutlaka dikkat edin;

  • Baş ağrısı takvimi veya baş ağrısı günlüğü tutmak
  • Az ya da fazla uyumamak
  • Düzenli egzersiz yapmak
  • Stres ile başa çıkma yollarını öğrenmek
  • Uygun bir kiloya erişmek
  • Alkolden kaçınmak

İlaçla Migren Tedavisi

Migren tedavisinde ilaç kullanmak ilk akla gelen koruyucu yöntemlerden biri olsa da mutlaka uzman bir doktorun tavsiyesi ile alınmalıdır. Doğru migren ilaçları migren ataklarını sonlandırabilir. Migren ağrınıza eşlikçi bir bulantınız da varsa bulantı ve migren ağrısını önleyen ilaçları bir arada kullanmak faydalı olabilir. Ancak eş, dost tavsiyesi ile migren ilacı kullanılmamalıdır. Arkadaşınıza iyi gelen bir migren ilacı size iyi gelemeyebilir.

Migren ilacı kullanıyorsanız dikkat etmeniz gerekenlerin başında ilacı her zaman yanınızda bulundurmanız gerektiğidir. Atak belirtilerini anlar anlamaz migren ilacını kullanmanızda fayda var. Ne kadar erken alınırsa o kadar etkili olur.  Aynı şekilde haftada 2- 3 gün migren ilacı kullanmak da bir süre sonra vücutta tolerans geliştireceği için migren ağrınızın nedeni haline gelmeye başlarlar. Bu da migren tedavisini daha da zorlaştırabilir.

Eğer migren ilaçları işe yaramıyor ve ataklar çok sık ve şiddetli şekilde ilerliyorsa “koruyucu tedavi” denemelisiniz. Koruyucu tedavi sırasında alınan ilaçlar ağrı kesici ilaçlardan farklı olup, daha çok migren eşiğini yükseltmeye yöneliktir.

Botox ile Migren Tedavisi

Migren tedavisindeki bir başka yaklaşım ise yüzdeki kırışıklıkları yok etme amacı ile kullanılan botoks. Botoks yaptıran migrenli hastaların baş ağrılarının azaldığının fark edilmesi migren tedavisinde botoks kullanımının yolunu açtı. Yapılan araştırmalar 3 aydan fazla bir süre boyunca, ayda 15 ya da daha fazla gün, migren karakterinde baş ağrısı olarak tanımlanan kronik migren tedavisinde botoks uygulamasının etkili olduğu gösterdi. Bu etkinin, botoksun, sinir sonlanma bölgelerinde bazı nörotransmitterlerin salınımını engellemesi yoluyla inflamatuvar ağrıyı önlemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Migren tedavisinde botoks; alın, şakaklar, ense ve boyun bölgesine uygulanmaktadır. Kozmetik amaçla sadece yüz bölgesinde uygulanan botoks, migren tedavisinde bundan farklı olarak alın, şakaklar, ense ve boyun bölgelerinde belirli noktalara derialtına botulinum toksini enjeksiyon ile uygulanır. Çoğu durumda uygulamaların etkisi yaklaşık 3-4 ay süreceğinden tedavinin devamı için tekrarlanması gerekir. Migren için botoks tedavisi güvenilir olması için nöroloji uzmanı tarafından uygulanmalıdır.

Migren Aşısı

Migren tedavisinde son yıllarda migren iğnesi olarak da bilinen migren aşısı ön plana çıkan yöntemlerden biridir. Vücutta CGRP adlı molekülün migren ağrısının ve atakların oluşmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Kronik migren ve  auralı migrende CGRP adlı ağrıya yol açan maddeye karşı geliştirilen antikorların vücuda verilmesi esasına dayanan migren aşısı ile atakların engellenmesi amaçlanmaktadır.

Nöralterapi ile Migren Tedavisi

1926 yılında migrenli bir hastanın tedavisi sırasında keşfedilen Nöralterapi tedavisi dünyada ve 2008 yılından itibaren Türkiye’de de uygulanan bir yöntemdir. Nöralterapi; kısa etkili lokal anesteziklerle yapılan bir iğne tedavisidir. Otonom sinir sisteminin yeniden düzenlenmesi esasına dayanmaktadır. Komplikasyonu yok denecek kadar azdır ve hamileler dahil tüm yaş gruplarına uygulanabilmektedir. Nöralterapi ve bütüncül yaklaşım migren tedavi başarı şansını yükseltmiştir. Nöralterapi, migrenin derecesine bağlı olarak tetik nokta enjeksiyonları, manuel terapi, ganglion blokajları, ilaç ve selasyon gibi kombine tedavilerle desteklenebilmektedir.

Ağrı ve Psikoterapi

Rahatlama egzersizleri içeren terapilerin migren hastalığı olan kişilerde etkili olduğu görülmüştür. Klasik psikoterapilerin ise, migren üzerinde sadece orta düzeyde bir etki bıraktığı görülmüştür.

Oldukça yeni olan ama son derce etkili sonuçlar veren Migrende Entegre EMDR yönteminden birkaç senedir yararlanmaktayız. Bir çok durumda 4-6 seans arasında tekrarlamamak üzere migrenin ortadan kalktığına şahit olmaktayız. Bu yöntemin, Amerika’ da başağrıları ve migren üzerine yapılan araştırmalarda anlamlı bir şekilde etkili olduğu bulgulanmıştır. Migren atakları yaşayan kişilerde yaptığımız ön değerlendirmelerde büyük çoğunlukla geçmiş travmatik etkiler olduğunu görüyoruz. Bu travmaların sayısına, şiddetine ve yaşandığı yaş aralığına bağlı olarak, bu yöntemle ne kadar sürede sonuç alınacağı değişebilmektedir. Bazı durumlarda 2-3 seansta dahi sonuç alınabilmektedir.

Migrende ağrının kendisi çok şiddetli olduğundan travmatize edicidir. Migren ataklarının kendisine EMDR ile duyarsızlaştırma yapmak gerekir.

Migren ve Stres Arasındaki İlişki

Migren hastaları arasında yapılan araştırmaların birçoğunda stres %60-70 arasında değişen oran ile en büyük tetikleyici olarak karşımıza çıkıyor. Stresli olduğumuz durumlarda metabolizmamız kendisini “savaş ya da kaç” mekanizmasına hazırlarken beynimizde adrenalin hormonu gibi birçok farklı hormon salgılanmaya başlar. Vücudumuzda olan bu değişiklikler beynin migren ağrılarına neden olan bölümünü de uyarır ve özellikle migreni olan kişilerde acı verici ağrı ataklarının başlamasına neden olur. Migrenin sebepleri arasında; beslenme düzeni, hormonal değişiklikler, aşırı ilaç kullanımı, uyku ve yeme düzeninin bozulması, genetik yatkınlık olarak sıralanabilir.

Çocukluk Çağı Travmaları ve Migren

Migren hastalarının pek çoğunun çocukluk çağında fiziksel, cinsel ve duygusal istismar ve duygusal ve fiziksel ihmal öyküleri mevcuttur. Pek çok hastada şiddet ve ihmal birliktedir. 

Yapılan çalışmalarda, migren hastalarının en fazla duygusal şiddet ve ihmale maruz kaldıkları görülmüştür. Bu hastaların erişkinliklerinde de hayat arkadaşları ve/veya yöneticileri tarafından duygusal şiddet ve/veya ihmal yaşama olasılıkları yüksektir.

Travmalar:

  • Kronik stres yanıtına neden olur
  • Sempatik sistem baskınlığı oluşturur
  • Bağışıklık sisteminde değişikliklere neden olur
  • Bağırsaklarda geçirgenliği artırır
  • Serotonin ve dopamin düzeylerini düşürür.

Bu travmaların sonucunda migren ağrılarının ortaya çıkma olasılığı artar. Beraberinde sıklıkla görülen miyofasiyal ağrı, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, depresyon,  anksiyete ve yüksek tansiyon da migren ağrılarının sıklaşmasına ve şiddetlenmesine neden olabilir.

Profesyonel bir yardım ile travmaların ve eşlik eden depresyon ve anksiyete çözülmezse, migren ağrılarının hafiflemesi veya geçmesi mümkün olmaz. Bu nedenle migren ve/veya fibromiyalji hastalarının mutlaka profesyonel psikolojik/psikiyatrik destek almaları; psikolojik destek tedavisi ile birlikte artmış sempatik sinir baskınlığını azaltmak için yoga/meditasyon ve egzersiz yapmaları önerilir.