Ebeveynler, Karşılaştırma Tuzağına Düşmeyin
Karşılaştırma yapmak insanın doğasında var.
Ebeveynler olarak, kendi çocuklarımızı büyütmeye çalışırken kendimizi odadaki diğer ebeveynlerle karşılaştırmamız bu sebeple kaçınılmazdır.
Kendimizi ve kendi öz değerimizi diğer insanlara karşı ölçmenin zehirli olduğunu derinden bilsek de yine de yapıyoruz. Çünkü insanız ve bazen kendimize engel olamıyoruz.
Ancak, kendimizi ve çocuklarımızı çevremizdeki insanlarla karşılaştırma dürtüsüne elimizden geldiğince direnmemiz gerekiyor. Çünkü, şunu unutmamak gerekir ki, bu bizim hayatımız ve bizim hayatımızda olup bitenleri başka kimse bizim kadar iyi bilemez ve yönetemez.

Gerçek şu ki, hepimiz kasıtlı veya kasıtsız olarak çocuklarımızı kardeşlerine ve diğer çocuklara göre karşılaştırıyoruz. Bunun ana sebeplerinden biri ise, bizim çocuğumuz dışındaki çocukların nasıl büyüdüğünü ve diğer insanların nasıl ebeveynlik yaptığını merak ediyor olmamız.
Özellikle çocuklarımız küçükken, diğer çocukların nasıl büyüdüğüne, olgunlaştığına ve gelişimlerinin nasıl ilerlediğine ekstra dikkat etmemiz oldukça normaldir.
Bir düzeyde, aslında biraz rekabetçiyiz, ancak çok azımız bunu yüksek sesle söylüyoruz.
Günümüz ebeveynlerinin çoğu, çocuklarının her şeyde mükemmel olduğundan emin olmaya o kadar odaklanmış durumda ki, ne zaman geri çekilip kendi hızlarında büyümelerine izin vereceklerini ve çocuklarını ne zaman zorlayacaklarını bilmek çoğu zaman imkansıza yakındır.
Sonuç olarak, ebeveynler çocuklarını baskıcı bir şekilde yönetmeye çabalıyor ve çocuklar akranlarından daha iyi performans göstermeleri için çok fazla baskı altında bırakılıyor.
Hem okul içinde hem de okul dışında pek çok farklı gelişimsel alan varken, pek çok ebeveyn çocuklarının gelişimsel olarak nerede olduğunu göz ardı ediyor ve buna odaklanmaktansa kendilerinin yapmaları gerektiğini düşündükleri şeylere odaklanıyorlar.
Ancak bu düşünceler normal olsa da kesinlikle yapmamamız gereken en önemli şey; Çocuğumuz diğer çocuklar kadar hızlı, zeki veya güçlü olmadığı için onun yetersiz hissetmesine neden olan ebeveyn olmaktır.

Çocuğumuzu bir sürü başka çocuğun arasına koyduğumuzda, karşılaştırma eğilimi başlar. O yüzden, kendinize bir iyilik yapın ve karşılaştırma yapıyorsanız fazla ileri gitmeyin. Çünkü bir noktaya kadar hepimiz bunu yapıyoruz ve bu karşılaştırmaları çocuğunuza aktarmadan önce kendinizi kontrol etmeniz önemli. Örneğin çocuklarımızın önünde onların hakkında olumsuz konuşmak, onların eksikliklerinden veya zayıf noktalarından bahsetmek kesinlikle doğru değildir.
Çocuğunuzun gelişiminin farkında olmak ve onunla uyum içinde olmak, bir ebeveyn olarak yapabileceğiniz en iyi şeydir.
Olumsuz karşılaştırmalar, çocuğunuza, kendisi için normal olan bir hızda gelişmesinin uygun olmadığına dair çok net bir mesaj gönderir. Ve bu, onların özgüvenlerinin kırılmasına sebep olabilir.
Neyi Karşılaştırdığınızı Düşünün
Hepimiz çocuklarımız için en iyisini isteriz. Başarılı olmalarını, gelişmelerini ve mükemmel olmalarını istiyoruz, ancak bunu başkalarının hızına göre değil, kendilerine uygun olan hızda ve hazır olduklarında yapabilirler. Ayrıca şunun altı çizilmelidir ki; bir birey yetiştiriyorsunuz ve bu dünya üzerindeki hiçbir birey mükemmel değildir. Çocuğunuzun mükemmel olmasını istemek kadar doğal bir şey olmasa da, ulaşılamayacak idealler belirleyip çocuğunuzun önüne koymamanız da oldukça önemlidir.
Çocuklarımızın desteğimizi ve sabrımızı hissetmelerine, bunların koşulsuz olduğunu hissetmelerine, izin vermeliyiz çünkü buna sahip olduklarını bildiklerinde çiçek açmaya başlayacaklardır ve potansiyellerine ulaşmaları kolaylaşacaktır.
Tabii ki işin diğer taraftan, eğer bizim desteğimize ve kabulümüze sahip olmadıklarını düşünürlerse, işte o zaman solup gidiyorlar. Çevrelerindeki herkesin ne yaptığına çok fazla dikkat etmeye başladıklarında, halkın ağzına pelesenk olmuş olan ‘aşağılık kompleksi’ genellikle su yüzüne çıkmaya başlıyor.

Bazı çocuklar doğrudan yürümeye başlar ve asla emeklemezler. Bazı çocuklar gece boyunca uyur, bazıları uyumaz. Bazı çocuklar isimlerine tepki verirken bazıları vermez. Ama kendi hızlarında olmaları gereken yere varırlar.
Bu yüzden, kendinizi biraz rahat bırakın. Çevrenizde olup bitenlerden bağımsız olarak, çocuğunuzu olduğu gibi sevin.
Karşılaştırma tuzağına düşmekten nasıl kaçınacağınıza dair birkaç ipucu:
-Dikkatinizi çocuğunuza verin ve çocukların hepsinin aynı gün oturmayı, yürümeyi veya konuşmayı öğrenmediğini kendinize hatırlatın. Her çocuk bu dönüm noktalarına farklı zamanlarda ulaşır ve bu normaldir.
-Sosyal medyadaki zamanınızı sınırlayın çünkü diğer insanların hayatlarında gezinmek, kendinizi ve çocuğunuzu toksik karşılaştırmalara maruz bırakmanıza sebep olabilir. Ayrıca sosyal medyada paylaşılanların gerçeklikten uzak bir illüzyon olduğunu kendinize sık sık hatırlatmanız da sizi karşılaştırma yapmaktan uzaklaştıracaktır. Bu nedenle, telefonunuzu bırakmak için çaba gösterin ve kendi çatınız altında olup bitenlere daha fazla dikkat edin.
-Çocuğunuzun neler yapabileceğini araştırın.
-Kendinize karşı nazik olmayı ve kendinize şefkat ve sabırla yaklaşmayı unutmayın.
YORUM YAPIN